Allah-u Zülcelâl ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur: “Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak kendisinde Kur’an’ın indirildiği aydır. Sizden her kim bu ayda bulunursa oruç tutsun.” (Bakara, 185)
Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem ve ashab-ı kiram, Ramazan-ı şerifin gelmesiyle, birbirlerini tebrik ediyorlardı.
Evet, bu ay çok büyük bir nimettir. Öyle mübarek bir aydır ki, bildiğimiz gibi değil! Onun sevabı, diğer ayların sevabı gibi değildir. Bu ayda yapılan ibadet, zikir, oruç diğer aylardakinden çok daha faziletlidir. Onun için, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz ve ashab-ı kiram, bu ay yaklaşınca birbirlerine müjde veriyorlardı.
Birbirlerini gördüklerinde: “Sana müjdeler olsun! Ramazan ayına giriyoruz.” diyorlardı. Daha bu ay gelmeden, onu sevinçle karşılıyorlar ve birbirlerini tebrik ediyorlardı.
Burada, bizim almamız gereken çok mühim ölçüler vardır ki, biz de Ramazan ayını aşk ve muhabbetle karşılamalıyız. Çünkü Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Ramazan bereket ayıdır. Allah bu ayda, günahları bağışlar, duaları kabul eder. Bu ayın hakkını gözetin! Ancak cehenneme gidecek olan, bu ayda rahmetten mahrum kalır.” (Taberani)
Buna göre, biz öyle bir aya giriyoruz ki; onun hakkını, ancak Allah-u Zülcelâl’in kuvvetiyle yerine getirebiliriz. O’nun kuvveti olmasa, O tevfik vermese, kalbimize hayır tohumu ekmese, bu Mübarek Ramazan Ayı’nda biz, hiç bir şey yapamayız.
Diğer aylarda yaptığımız gibi vaktimizi boşa sarf etmemeliyiz. Bu ayda; değil beş dakikamızı, bir dakika, hatta bir saniyemizi dahi boş geçirmemeliyiz.
Demek ki, Ramazan-ı şerifte, vaktimizi diğer aylardaki gibi gafletle, boş şeylerle geçirmemiz doğru değildir. Ya Kur’an okuyarak, ya ibadet, ya zikir veya sohbet yaparak, vaktimizi değerlendirelim. Bu ayda, kıyamet kopmuş gibi davranalım. Yani, nasıl kıyamet koptuğunda, insan kendini günahlardan muhafaza ediyorsa, biz de bu ayda, günahlardan kendimizi öyle muhafaza edelim.
Bu ay, bizim için çok büyük bir fırsattır. Allah-u Zülcelal, bir sene boyunca işlenmiş günahları, Ramazan ayının ibadetiyle affediyor. Çünkü Ebu Hureyre (ra)’dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Kim inanarak ve sevabını Allah’tan bekleyerek, Ramazan Ayı’nda oruç tutarsa, Allah onun günahlarını affeder.” (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Nesai)
Allah-u Zülcelâl hepimizi, Ramazan-ı şerifin hakkını yerine getirenlerden eylesin…