İnsanlık O’na (sav) muhtaçtı
Peygamber Efendimiz, Rebiülevvel ayının on ikisinde, bir pazartesi günü dünyayı şereflendirmişlerdir. Miladî takvime göre, bu sene bu tarih, 26 Eylül 2023’ü Salı gecesine tekabül ediyor. Müminler olarak, Efendimiz sallallahu aleyhi vesellemin dünyayı şereflendirdiği Rebiülevvel ayının on birini, on ikisine bağlayan geceyi Mevlid Kandili olarak kutluyor, o gece ile şerefleniyoruz.
Efendimiz yeryüzünü şereflendirmeden önce insanlar, saadetin, sevincin ve huzurun kaynağı olan “tevhid” inancından mahrumdu. Küfür ve şirk fırtınası, ruhları ve kalpleri kasıp kavurmuştu. Gönüllerde tek mâbud yerine, birçok bâtıl ilâh yer almıştı! Hakikî sahibini arayan ruhların feryadı ortalığı çınlatıyordu…
İnsanlar, birbirini yiyen canavarlar misali vahşîleşmiş, küfür, şirk, cehalet ve zulüm bataklığında boğulmaya yüz tutmuşlardı. Tıpkı bugünkü gibi zalimin zulüm kamçısı altında mazlumlar inim inim inler hale gelmişti. Âlem mahzun, varlıklar mahzun, gönüller mahzun ve simalar mahzundu.
Akıl, ruh ve kalpleri mânevî kıskacı altına alıp olanca kuvvetiyle sıkan bu küfür ve şirke, bu dalâlet ve cehalete, bu hüzün ve sıkıntıya beşerin daha fazla katlanmasına Allah’ın sonsuz merhameti elbette müsaade edemezdi…
Bütün bunlara son verecek bir zâtı, şefkat ve merhametinin bir eseri olarak elbette gönderecekti…
Ve insanlığın en hayırlısını, Allah’ın tevhid dinine çağıran Fahr-i Kâinat Efendimiz Muhammed Mustafa aleyhissalatu vesselamı insanların kurtuluşu için gönderdi.
Batılın yıkıldığı gece
Efendimiz aleyhissalatu vesselamın doğduğu o kutlu gece, Kâbe’de tapılmakta olan cansız putların çoğunun baş aşağı devrildiği, parçalanarak yerlere serildiği görüldü. Aynı gece, Kisra’nın sarayı beşik gibi sallanarak, on dört balkonu parçalanarak yerlere düştü. Sava’da, mukaddes tanınan gölün suyu çekilip kurudu. Mecusilerin bin senedir yakılan ve söndürülmeyen ateşi söndü.
Bütün bu gerçekleşen alametler gösteriyordu ki, dünyaya gelen zat; ateşe tapmayı yasaklayacak, puta tapmayı kaldıracak, Fars saltanatını yerle bir ederek, Ehl-i Batıl’ın Allah’ın izni olmadan kutsal saydığı şeylerin kutsallığını ortadan kaldıracaktı.
İşte, Fahr-i Kâinat Efendimizin şereflendirdiği bu geceye “Veladet-i Nebi” gecesi diyor ve O’nu bütün kalbimizle, ruhumuzla, her sene yeniden yâd edip doğduğu geceyi onu anlatabilmek ve anlayabilmek için bir fırsat bilerek, kutluyoruz.
Getirdiği kurtuluş reçetesine, açtığı cennet yoluna ve sünnet-i şerifine yeniden sımsıkı sarılmak ve Mevlid kandilini vesile ederek, ona biatimizi, bağlılığımızı tazelemek ne yüce bir şeref ve ne büyük bir saadettir…
Söz veriyoruz!
Bu geceyi oturup bir sözleşme vesilesi olarak görüyoruz. Diyoruz ki: “Allah’ım Resulün Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi vesellemin aramıza teşrif ettiği bu kıymetli günü vesile ederek söz veriyoruz: ‘O’nun getirdiği kurtuluş yoluna, Din-i Mübin’e sımsıkı sarılacak, onu en güzel şekilde öğrenerek hayatımıza hâkim kılacağız.”
“Peygamberin, sevgilimiz Muhammed aleyhisselam sana nasıl ibadet etmiş ve bize nasıl öğretmişse öyle sana ibadet edecek, getirdiği tevhid mesajının, yeryüzünün en uzak yerlerinde yaşayan kabilelerine, insanlarına kadar, herkese ulaşması için gayret edeceğiz.”
“Sabrını, ahlakını kendimize rehber edip o, sıkıntılara nasıl sabır göstermişse biz de onun gibi yapmak için tüm gücümüzle dayanacağız. Ahlakı ile yeryüzünün cennet gibi olması için çalışacağız. Habibin Muhammed aleyhisselam hürmetine bize bunu nasip et, bu gayreti içimize koy ve bizi dininin hizmetlerinde kullan ya Rabbi” diye, dua edeceğiz.
Rabbimiz, bizleri, Sevgili Resulünün şefaatine nail eyle…
Kevser Eğitim Vakfı | Hayra Açılan Kapınız